Yedi MeclisMecâlis-i Seb‘a
“Terazi, sadece dükkanlarda ve çarşılarda asılı olan değildir. Terazi, Hakk’ın âyeti, Allah’ın sırrı ve bilginin
ayırt ediciliğidir. İşte bu, rûhânî terazidir. Bu, dünyadaki bunca terazinin kaynağı olan semâvî tartıdır.
Meyvenin ayrı, sözün ayrı terazisi vardır. Söz doğru mu yanlış mı, hak mı bâtıl mı, bilirsin böylece. Kıymeti
nedir bilmen için insanın da ayrı bir terazisi vardır…”
Klasik dönemde sohbetler, dinleyicilerden birisi tarafından yazıya geçirilir ve meclis adıyla anılırdı. Bu
sohbetler bir kitap biçiminde düzenlenince kitaba genellikle mecâlis (meclisler) adı verilirdi. Yedi Meclis
(Mecâlis-i Seb‘a), adından da anlaşılacağı üzere, büyük mutasavvıf Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin yedi
sohbetinden oluşmaktadır. Sohbetler, Mevlânâ’nın halifesi Hüsâmeddin Çelebi ya da oğlu Sultan Veled
tarafından konuşma anında yazıya aktarılmıştır. Her sohbet (meclis) Allah’a hamd ve Hz. Peygamber’e dua ile
başlar. Duanın ardından bir hadisin şerhi etrafında gelişen asıl sohbete geçilmektedir. Sohbette seçilen hadisin
işaret ettiği hususlar, kimi ayet ve şiirlerle desteklenerek anlatılmakta ve zaman zaman da hikâyelerle konu
pekiştirilmektedir. Klasik şark edebiyatında bir nesir türü olarak da nitelenen meclisin en önemli örneklerinden
biri olan Yedi Meclis’i Hicabi Kırlangıç’ın akıcı Türkçesiyle zevkle okuyacaksınız…
Yazar Hakkında:
6 Rebîülevvel 604’te (30 Eylül 1207) Horasan’ın Belh şehrinde doğan, ilmî yönünü ve edebî tavrını sûfî
kişiliğinde birleştiren Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, tasavvuf tarihinde hem düşünce hem de sosyal yapı
bakımından köklü dönüşümlerin gerçekleştiği XIII. yüzyılın kalıcı etki bırakan ve kendisinden sonraki birikimi
şekillendiren temsilcilerindendir. Mevlânâ henüz beş yaşında iken ailesi Belh’ten göç ederek önce Hicaz’a
ardından hac dönüşü Şam üzerinden Anadolu’ya gelmiştir. Daha sonra babası Bahâeddin Veled’in Alâeddin
Keykubad tarafından daveti üzerine aile Konya’ya yerleşmiştir. Babasının vefatından sonra onun yerine
müderrislik yapmaya başlayan Mevlânâ, Bahâeddin Veled’in müridlerinden olan Seyyid Burhâneddin
Muhakkık-ı Tirmizî’ye intisâb ederek tasavvufî faaliyetlerini sürdürmüştür. Seyyid Burhâneddin vesilesiyle ilmî
yetkinliğini ilerletmesi amacıyla Şam’a gitmiş ve burada İbnü’l-Arabî, Sa‘deddîn-i Hammûye, Evhadüddîn-i
Kirmânî ve Sadreddin Konevî ile görüşmüştür. Seyyid Burhâneddin’in vefatından sonra Konya’ya dönen
Mevlânâ’nın, burada müderrisliğe devam ederken Şems-i Tebrizî ile karşılaşması onun hayatındaki dönüm
noktası olmuştur. Mevlânâ, 5 Cemâziyelâhir 672 (17 Aralık 1273) tarihinde vefat etmiştir. Öne çıkan eserleri
şunlardır: Dîvân-ı Kebîr, Mesnevî, Fîhi mâ fîh ve Mecâlis-i Seb‘a.
- Açıklama
“Terazi, sadece dükkanlarda ve çarşılarda asılı olan değildir. Terazi, Hakk’ın âyeti, Allah’ın sırrı ve bilginin
ayırt ediciliğidir. İşte bu, rûhânî terazidir. Bu, dünyadaki bunca terazinin kaynağı olan semâvî tartıdır.
Meyvenin ayrı, sözün ayrı terazisi vardır. Söz doğru mu yanlış mı, hak mı bâtıl mı, bilirsin böylece. Kıymetinedir bilmen için insanın da ayrı bir terazisi vardır…”
Klasik dönemde sohbetler, dinleyicilerden birisi tarafından yazıya geçirilir ve meclis adıyla anılırdı. Bu
sohbetler bir kitap biçiminde düzenlenince kitaba genellikle mecâlis (meclisler) adı verilirdi. Yedi Meclis
(Mecâlis-i Seb‘a), adından da anlaşılacağı üzere, büyük mutasavvıf Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin yedi
sohbetinden oluşmaktadır. Sohbetler, Mevlânâ’nın halifesi Hüsâmeddin Çelebi ya da oğlu Sultan Veled
tarafından konuşma anında yazıya aktarılmıştır. Her sohbet (meclis) Allah’a hamd ve Hz. Peygamber’e dua ile
başlar. Duanın ardından bir hadisin şerhi etrafında gelişen asıl sohbete geçilmektedir. Sohbette seçilen hadisin
işaret ettiği hususlar, kimi ayet ve şiirlerle desteklenerek anlatılmakta ve zaman zaman da hikâyelerle konu
pekiştirilmektedir. Klasik şark edebiyatında bir nesir türü olarak da nitelenen meclisin en önemli örneklerinden
biri olan Yedi Meclis’i Hicabi Kırlangıç’ın akıcı Türkçesiyle zevkle okuyacaksınız…
Yazar Hakkında:
6 Rebîülevvel 604’te (30 Eylül 1207) Horasan’ın Belh şehrinde doğan, ilmî yönünü ve edebî tavrını sûfî
kişiliğinde birleştiren Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, tasavvuf tarihinde hem düşünce hem de sosyal yapı
bakımından köklü dönüşümlerin gerçekleştiği XIII. yüzyılın kalıcı etki bırakan ve kendisinden sonraki birikimi
şekillendiren temsilcilerindendir. Mevlânâ henüz beş yaşında iken ailesi Belh’ten göç ederek önce Hicaz’a
ardından hac dönüşü Şam üzerinden Anadolu’ya gelmiştir. Daha sonra babası Bahâeddin Veled’in Alâeddin
Keykubad tarafından daveti üzerine aile Konya’ya yerleşmiştir. Babasının vefatından sonra onun yerine
müderrislik yapmaya başlayan Mevlânâ, Bahâeddin Veled’in müridlerinden olan Seyyid Burhâneddin
Muhakkık-ı Tirmizî’ye intisâb ederek tasavvufî faaliyetlerini sürdürmüştür. Seyyid Burhâneddin vesilesiyle ilmî
yetkinliğini ilerletmesi amacıyla Şam’a gitmiş ve burada İbnü’l-Arabî, Sa‘deddîn-i Hammûye, Evhadüddîn-i
Kirmânî ve Sadreddin Konevî ile görüşmüştür. Seyyid Burhâneddin’in vefatından sonra Konya’ya dönen
Mevlânâ’nın, burada müderrisliğe devam ederken Şems-i Tebrizî ile karşılaşması onun hayatındaki dönüm
noktası olmuştur. Mevlânâ, 5 Cemâziyelâhir 672 (17 Aralık 1273) tarihinde vefat etmiştir. Öne çıkan eserleri
şunlardır: Dîvân-ı Kebîr, Mesnevî, Fîhi mâ fîh ve Mecâlis-i Seb‘a.Stok Kodu:9786257447287Boyut:13x20Sayfa Sayısı:168Basım Yeri:İstanbul
- Taksit Seçenekleri
- Axess KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim208,00208,002104,00208,00369,33208,00Ziraat BankkartTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim208,00208,002104,00208,00369,33208,00Maximum KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim208,00208,002104,00208,00369,33208,00Diğer KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim208,00208,002--3--
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
